Bosna Hersek’te gelişen turizmin yanında çeşitli ekonomik gelişmeler yaşanırken hukuk alanında da olumlu adımlar atılmaya başlandı
20 yıl öncesinde yaşanan savaştan ve ülkenin bu savaş enkazı üzerinde ayakta kalma mücadelesi sırasında yaşanan zorluklara dair Bosna Hersek hakkında bugüne kadar çok sayıda haber ve makale ile karşılaşmışızdır. Bundan sonra da yine, bazen abartılı bazen de gerçekçi olarak ülkeye dair birçok değerlendirme yapılmaya devam edecek. Bununla birlikte, ülkenin yeniden yapılanması süreci içerisinde, her şeye rağmen güzel adımların atılabildiğini görmek ve paylaşmak da gerekli. Çünkü, daha önceki yazılarımda belirttiğim üzere dünyadan pozitif haberler vermenin hem haberlerin kaynağı olan ülke insanlarına, hem de ilgililer bakımından artan olumlu bir etki oluşturduğunu söylemek gerekir.
Bosna, ülkenin bugüne kadar yaşamış olduğu bütün siyasi krizlere rağmen, yeraltı ve yerüstü kaynakları, yetişmiş insan gücü, iyi niyetli, barışsever ve misafirperver halkının verdiği güven bir arada düşünüldüğünde, doğru şekilde rehberlik yapılması halinde olağanüstü işleri başarabilecek bir potansiyeli taşıyor. Ülkenin sahip olduğu potansiyel, imkan ve fırsatların yeniden keşfedilerek ön plana çıkarılmasının, ülkenin yeniden yapılanmasında önemli bir katalizör olacağı kesin.
Bosna Hersek, başta enerji ve turizm sektörleri ile tarım ve hayvancılık konusunda ciddi bir potansiyele sahip bir Balkan ülkesi. Güneydoğu Avrupa’daki bu ülke, dünyanın her yanından gelen turistleri, tabii, coğrafi ve tarihi güzellikleri ile cezbeden, bir kez gelenin tekrar gelmesi için ikna edici güzelliğe sahip bir ülke. Bosna Hersek bir yandan, özellikle Türk ve Arap turistlerin mesken tuttuğu Başçarşı ve çevresi, diğer yandan Avrupa’nın en yüksek ozon oranına sahip dağ silsilelerinin ve her köşesinden gümrah ırmakların fışkırdığı etkileyici bir ülke. Bu yönüyle, sadece Türkiye ve Orta Doğu’dan gelen ziyaretçilerin değil, artık Uzak Doğu’dan ve dünyanın farklı köşelerinden akın eden misafirlerin de dikkatini çekiyor. Önceki gün Başçarşı’da geçirdiğim birkaç saat içerisinde, Türkiye, Kore, Arjantin, Çin ve birçok Arap ülkesinden gelen turist kafileleriyle karşılaştım. Yugoslavya döneminin kültür başkenti olan Saraybosna, bugün hala kültürel, tarihi ve tabii güzellikleriyle bir cazibe merkezi olmaya devam ediyor. Sadece başkent değil, ülke olarak Bosna-Hersek bu potansiyeli her köşesinde ayrı ölçekte taşıyan nadir bir coğrafya.
Bunun yanında, sadece bir kaç günlük turlar değil, bugünlerde, özellikle körfez ülkelerinden gelen yatırımcıların ciddi ölçeklerde toprak satın aldıklarını vurgulamak gerekir. Kurumsal veya bireysel yatırımcıların arazi, toplu konut arazisi veya mesken satın almaya başlamaları, son iki yılda ilgi çekici boyutlara varmaya başladı. Misevici gibi başkente yakın çevre köylerde mesken fiyatlarının piyasa fiyatının neredeyse üç katına kadar müşteri bulması, talebin ne derecede yüksek olduğunu anlatmaya yetiyor. Geçtiğimiz birkaç yıl içerisinde eski binaların restorasyonu ile şehrin her köşesinde açılan veya inşaatına başlanan yeni oteller, mevcut potansiyelin artık yerli ve yabancı yatırımcı tarafından keşfedildiğinin işaretçisi. Aynı yapılaşma trendin, kış turizmi merkezleri olan dağların zirvelerine kadar yayıldığını görebiliyoruz.
Turizm dışında günlük hayatı olumlu etkilemeye başlayan diğer güzel ayrıntılar da var tabii ki. Turizmin ve yabancı yatırımın gelmesinin tetiklediği hareketlilik ve arazilerin satın alınması ve yeni inşaatların yapılması, belediyeler için de yeni kaynakların ortaya çıkmasına yol açtı. Artık, belediyelerin de eskisine göre daha aktif olduğunu görebiliyoruz. Bunun yanında, yol kenarlarında bisiklet yollarının yapılması gibi ince ayrıntıların düşünülmeye başlaması, park alanlarında düzenlemeler yapılması, yeni alışverişlerinin açılıyor olması ülkedeki olumlu kıpırdanmanın göstergeleri arasında. ülkedeki en küçük olumlu adımın bile, özellikle gençler üzerinde ümit verici bir hava oluşturduğu gözlemlenebiliyor.
Bütün bunların yanında hukuk sahasında da olumlu adımlar atılmaya başlandı. Ülkenin Şubat ayında Avrupa Birliği’ne üyelik başvurmasıyla birlikte geçtiğimiz birkaç yıl içinde hızlanmış olan kanunlaştırma süreçleri ve yeni kanun değişiklikleri daha ciddi adımların atılmasını sağladı. Avrupa Birliği hukukuna uygun mevzuat değişiklikleri yapılmasının pozitif yansımaları da görülüyor. Öteden beri, yabancı sermayenin gelişimine engel olan, yatırımların önünü tıkayan, ağır bürokrasi oluşturan düzenlemelerin sadeleştirilmesi ve uzun süren dilekçe süreçlerinin kısaltılması gibi olumlu adımların atılması ümit verici diğer gelişmeler arasında.
İki yıldır ele geçen her fırsatta dile getirdiğim bu tür konuları, geçen yıl ‘Sarajevo Business Formu çerçevesinde Parlamento binasında ve ‘Barış Sonrası Yapılanmanın 20 Yılı Uluslararası Sempozyumu’nda da dile getirmiştim. Özellikle, eğitim ve yatırım bağlamındaki olumlu bütün eleştirilerimin bir şekilde dikkate alınmış olması, Bosna ve kendi adıma sevindirici bir gelişme olarak kaydetmek isterim. Yabancıların vize işlemlerinde kolaylaştırmalar, ‘Mavi Kart’ uygulaması ile yabancıların iki yıl çalışmak üzere kalabilmelerine fırsat verilmesi, yabancıların çalışma izinleriyle ilgili diğer ara işlemlerin kolaylaştırılması, yabancı sermaye yatırımlarının önünün açılması diğer olumlu gelişmeler arasında sayılabilir. Yine, Bosna’da bir firma açmak için bir aydan üç aya kadar süren süreçlerin artık üç haftaya inmiş olması da önemli adımlar arasında. Yine, geçen yıla kadar, araç ruhsatları için günlerce beklemek gerekirken artık işlemlerin 24 saat içinde tamamlamak zorunda olması da bir diğer pozitif gelişme.
Türkiye’den destekle yapılan 4 kilometrelik otobanın toplam iki kilometresi tünellerle birbirine bağlanmış olan son derece başarılı bir yatırım olarak Türk yatırımcıları ön plana çıkarıyor. Bu yatırım, hem görünümü bakımından hem de Mostar yolunu kısaltması bakımından önemli bir adım oldu. Başkentin hemen yakınından geçen çevre otoban yolu ve Stup kavşağı ile yoğun başkent trafiğinde gözle görülür bir azalma yaşandı.
Bütün bunların yanında, tarım ve hayvancılık konularında da uçsuz bucaksız orman ve tarım arazisine sahip olan Bosna Hersek’te, organik tarım ve hayvancılık da dahil olmak üzere yeni arayışlara yönelen yerli ve yabancı yatırımcıları da görmek sevindirici gelişmeler arasında.
Her yerde olduğu gibi, Bosna Hersek’te de profesyonel yöneticilerin takip ve denetimi altında yapılacak yatırımların, ciddi ve titiz sözleşmelere ve aynı zamanda yetişmiş insan gücü istihdamına dayalı olması gerekiyor. Bu potansiyel, isabetli şekilde yönetilebilirse bu ülkenin yatırımcılar için de ülke halkı için de büyük bir fırsata dönüştürülmesi mümkün.
Kaynak: Dunyabulteni / Yücel Oğurlu