Bosna’nın gerçek Osmanlıları: Blagay ve Poçitelj

Son bir ayım Bosna-Hersek’te geçti. Neredeyse karış karış bu güzel ülkeyi gezdim. Bu hafta gezimin son yazısını yazacağım. Sona sakladığım iki yer, Osmanlı’nın Balkanlar’da nasıl bu kadar uzun süre kaldığını en iyi anlatan iki yer: Blagay Tekkesi ve Poçitel sınır şehri… Biri Boşnakların Müslümanlaşmasının simgesi, diğeri ise güçlü Osmanlı İmparatorluğu’nun askeri gücünü gösteren ve aslında bir sınır karakolu olan görkemli bir kent… Bu ülke aslında iki eyaletin birleşimi: Bosna ve Hersek… Batı ve kuzey Bosna sınırlarında kalırken, doğu ve güneyde ise Hersek toprakları bulunuyor. Hersek’in en büyük ve ünlü şehri ise köprüsüyle ünlü Mostar… Blagay ve Poçitel ise hemen Mostar’ın yanı başındaki yerleşim yerleri. Blagay Mostar’a yaklaşık 15 km, Poçitel ise 20 km. uzaklıkta…

Blagay’da Bektaşi türbesi

Blagay, Mostar’ın içinden de geçen ve Bosna-Hersek’in en büyük nehirlerinden biri olan ‘Neretva’nın önemli kollarından biri olan ‘Buna Nehri’nin doğduğu yer.

Küçük bir yerleşim olan Blagay’ı önemli kılan ise hemen su kaynağının bulunduğu mağaranın yanı başındaki ‘Blagay Tekkesi’…

Muhteşem bir doğaya sahip olan bölge 1465’te Osmanlıların eline geçtikten sonra kurulan tekke, Bosna’nın yerel halkı olan Boşnakların (Bosniak) hızla Müslümanlığı seçmesinde çok önemli bir rol oynadı. Bu günlerde Nakşibendi tekkesi olan Blagay, bir Bektaşi tekkesi olarak kuruldu. Osmanlılar özellikle Balkanlar’a (Yeniçeriler de Bektaşi dergâhına bağlıydı) yolladıkları Bektaşi dervişleri ve babaları sayesinde çok kısa sürede yüz binlerce kişinin Müslümanlaşmasını sağladı. Bektaşi dervişlerinin hoşgörülü ve özellikle hakkaniyetli tavırları, tarih boyunca hep karmaşa ve savaş içinde yaşamış bölge halkının Müslümanlığa büyük sempati duymasını sağladı. Osmanlı da bu yeni Müslüman olan halka hemen kucak açtı ve kendi öz halkı olarak kabul etti. Hatta çok rahat denebilir ki Osmanlılar en fazla yatırımı da bu bölgeye ve halkına yaptı. Hâlâ birçok Boşnağın “Biz Osmanlıyız” demesinin sebebi de bu büyük sevgiydi.

Bu sevginin simgesi de Blagay Tekkesi’ydi. Esasında mütevazı bir tekke olan Blagay, etrafına daha sonra yapılan binalarla artık oldukça görkemli bir görünüme sahip. Yapılan binalar bölgenin ve tekkenin mimari dokusuna uygun ve bence oldukça başarılı. Sokollu Mehmet Paşa’nın köyü olan Sokoloviç’te, Sokollu’nun köyüne armağan ettiği 500 yıllık camiye yapılan restorasyonu gördükten sonra burası gerçekten de çok iyi korunmuş diyebiliriz.

Dinlerüstü bir kahraman Blagay Tekkesi’nin bir de çok önemli kahramanı var: Sarı Saltuk… Sarı Saltuk, Fatih Sultan Mehmet’in oğlu Cem Sultan’ın himayesinde derlenen ve ‘Saltukname’ adıyla da bilinen halk efsanesinin kahramanı… Anadolu’nun ve Rumeli’nin fethi sırasında önemli rol oynayan, efsaneleştirilmiş bir Bektaşi babası…

Güçlü, korkusuz, ama bir o kadar da bağışlayıcı ve hakkaniyetli bir kahraman olan Sarı Saltuk, bu özellikleriyle birçok coğrafyada halkın sevgilisi olmuş. Hatta sadece Müslümanlar için değil Hıristiyanlar için de önemli bir kahraman. Bu yüzden Blagay Tekkesini her dinden yüz binlerce kişi ziyaret ediyor.

Taştan bir kent: Poçitel

Poçitelj
Poçitelj

Hersek bölgesinin hayat kaynağı olan ‘Neretva’nın hemen yanında bulunan ve UNESCO Kültür Mirası Listesi’nde de yer alan Poçitel, aslında Osmanlıların sınır kasabasıydı. Boşnakça ‘Başlangıç Noktası’ demek olan Poçitel, Osmanlı’nın batıdaki en büyük rakiplerinden olan Venediklilere bağlı Dubrovnik ile sınır komşusu. Tamamen taştan inşa edilmiş bu sınır kenti, Osmanlı’nın askeri mimari dehasının en iyi örneği. Nehir kenarından başlayan ve oldukça dik bir yamaç ile yükselen kent, en tepede bulunan kalesiyle aslında tam bir geçilmez kent hüviyetinde… Kabul etmek gerekir ki Osmanlılar Poçitel’i, aynı Mostar gibi, Avrupa ülkelerine gücünü göstermek için oldukça görkemli inşaa etmiş. Büyük, güçlü ve içinde her türlü yaşam alanlarının bulunması sebebiyle Poçitel, benzersiz bir sınır karakolu kenti. Aslında kalenin 4. yy’da yapıldığı kabul ediliyor. İlk zamanlar küçük bir kale olan Poçitel Kalesi, büyüyen Osmanlı tehlikesine karşı Macar Kralı Korvin tarafından güçlendirilmiş. Osmanlılar kaleyi ele geçirdikten sonra, aynı Travnik Kalesi gibi, büyütmüş ve kalenin altına bir şehir inşa etmiş. Bölgede bol bulunan dayanıklı sert taşlarla inşa edilmiş Poçitel. Bu yüzden ‘taş şehir’ diyebiliriz. Dar taş sokakları, hamamı, medresesi, kervansarayı, evleri, camii ve namaz saatini gösteren saat kulesi ile tam bir Osmanlı kenti.

350 yıldır aynı

Rumeli topraklarına yaptığı gezilerde şehirleri, yaşamlar ve kültürleri detaylı olarak anlatan Evliya Çelebi 1664’te Poçitel’e gelmiş: “Poçitel Kalesi küçük ama sağlam bir yapı. Kalede surların, kulelerin ve komutan konutunun yanı sıra ambar ve küçük bir cami de yer almakta. Kale dışında 150 hane var. Evler taş tuğla ve kiremitten yapılma. 1562’de yapılmış bir de köy camii var.” Daha sonradan yapılan kervansaray ve saat kulesi dışında Poçitel tam da Evliya Çelebi’nin gördüğü şehrin aynısı.

Bosna Savaşı sırasında Hırvatlar tarafından yoğun bombardımana tutulmuş olan Poçitel’de tüm Osmanlı izleri silinmeye çalışılmış. Ancak savaş sonrası özellikle Dünya Bankası ve Türkiye’nin de desteğiyle yaralar kısa sürede sarılmış ve Poçitel eski görkemli görünümüne tekrar kavuşmuş. Artık çok az kişinin yaşadığı Poçitel, geçmişin askeri gücünden uzak, adeta bir huzur kenti görünümünde. Neretva Nehri’nin gürül gürül akan suyunun sesi dışında sadece kuş cıvıltılarının duyulduğu kenti mutlaka görmelisiniz.

Blagay Tekkesi ve Poçitel Köyü Rumeli’nin nasıl kısa bir sürede Osmanlılaştığını belki de en iyi anlatan iki örneği… Biri Osmanlı’nın hoşgörülü din anlayışının örneği, diğeri ise askeri gücünün göstergesi… 500 yıl Osmanlı hâkimiyetinde bulunan Bosna ve Hersek, barındırdığı tarihi eserleri ve muhteşem doğasıyla daha fazla ilgiyi hak ediyor…